Aşk güçlüdür. Tutkulu şekilde başlar. Tutku, kimi zaman bazı detayları gözden kaçırmaya neden olabilir. Aşkın harareti ve tutkunun yakıcılığı dizginlenmeye başladığında ise insanlar birbirlerinin hatalarını, eksikliklerini ve zayıflıklarını keşfetmeye başlar.
Faşizme evrilen aşk
Gerçek sevgi karşısındaki insanı olduğu gibi kabul etmeyi gerektirse de, karşısındaki insanda eksiklik görenin de kusurları olması, hata tespit edenin de hata yapmaya müsait olması, ilişkilerde çeşitli sorunlara neden olabilir.
Değiştirmeye uğraşmak ile başlayan ilk adımlar, yönetmeye çalışmak ile devam ettiğinde aşk çoktan arka plana düşmüştür. İnsanın insana hükmetme ihtirası hakim olduğunda ise ağır basmak ve eksiklikleri istismar etmeye çalışmak, aşk kalıntılarının faşizme evrilmesidir aslında.
Aşık olunan insana hükmetme çabası, faşizmin insan ilişkilerinde hayat bulmuş hali gibidir. Şunu yap, bunu yapma, öyle değil böyle olacak, izin vermiyorum şeklindeki dikteler; seni bırakırım, çeker giderim ve her şey biter tehditleri ile korkutucu boyutlara taşınır.
Dikteler ve tehditler sonuç verirse, belki de çoktan tükenmiş olan aşk ile faşizm yer değiştirir. Emir alarak, boyun eğerek ve sinerek ilişkisini sürdürmeyi kabul eden kişi aslında esaret boyunduruğu altında yaşamayı da kabul etmiş olur.
Bir nevi köle haline gelen travesti partnerine hala güçlü şekilde aşık olabilir. Hatta aşık olduğu için bir köleye dönüşmeyi de kabul etmiş olabilir. Ancak bu teslimiyet, kişinin köleliğini pekiştirmekle beraber karşı tarafın da zalimliğini ve kontrolsüzlüğünü arttıracaktır. Sonrası mı? Sonrası malum. Küçümseme, aldatma, şiddet ve mutsuz büyüyen çocuklar…
Elbette aşkı dengeli şekilde yürütebilmek ve kısır döngünün dışında kalabilmek de mümkün. Zaman zaman taviz vererek ve fakat eşitlikten de feragat etmeyerek, hataları tolere etmeye çalışıp yanlışların önünde durarak ve emirleri ilişkinin dışında tutarak bir denge oluşturabilmek mümkün. Bu denge belki de ilişkilerin demokratikleştirilmesinden ibaret.
Zalimi zalim yapan biraz da mazluma sahip olması değil mi? Bir zalimin karşısında boyun eğen bir mazlum yerine direnç gösteren biri olsa, zulmeden ankara travesti geri adım atmak zorunda olduğunu ya da kaybetmeye mahkum olduğunu algılamaz mı? Cevaplar evet ise zalimi zalimlikten kurtarmak, mazlumun mazlumluktan vazgeçmesi ile mümkün olabilir.