Kırılmış Bir Travesti Kalbini Onarmak Mümkün!

0

Aşık olmak son derece basit ama aşktan kurtulmak adeta korkunç. Özellikle ilişkinin sürmesini isteyen sizseniz. Kırık bir kalbin tamir edilmesi asla kolay değildir. Kalbinin acı çekmesini engellemenin kolay bir yolu yoktur. Peki acının ötesine nasıl geçebiliriz?

Gülün ve ağlayın
Gülmek ankara travestileri bu düzeyde iyileştiriyor, ağlamak da öyle. İyi bir ağlama sonrasında kendinizi daha iyi hissetmenizin tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır, gözyaşlarının iyileştirici gücüne katkıda bulunan birçok fizyolojik neden vardır. Ağlamak, toksik maddeleri kaldırır ve duygusal stresi hafifletir.

Kalbinizden sökün ve bağımsızlığınızdan tekrar zevk alın
Ortaya çıkan boşluğu kendi kendinize doldurmaya çalışmak – yeni bir ilişki için acele etmeden veya sevgilinizi geri kazanmak için umutsuzca çabalamadan – kalpten sökmenin ta kendisidir. Mutluluk ve barışa giden en kısa yol kalpten söküp atmaktır.

Mutlu olmak için kimseye veya başka bir şeye ihtiyacınız yok. Aşk acısı yaşarken, hayatınızın o kişi olmadan bir bütün olacağına inanmanız çok zor. Fakat hayatınız o olmadan da bir bütün olabilir. İçinizdeki boşluğu doldurmak sizin işiniz ve bunu yükselen enerjinizle yaratıcı bir şekilde yapabilirsiniz.

Acıyı kabul edin
Biraz acı çekmeniz gerektiğini kabul edin. Kalbiniz kırılacak kadar sevdiyseniz, biraz acı çekmeniz kaçınılmaz bir gerçektir.

Sizin için önemli olan bir şeyi kaybettiğinizde, üzülmek doğaldır ve önemlidir. Bu his iyileşme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.

Kalbi kırık insanlarla ilgili bir problem de ıstıraplarını defalarca yaşamakta olmalarıdır. Acı dolu anıların döngüsünü kıramayacak olursanız, aksi halde, tekrar eden işlev bozukluğu kalıplarına takılıp kalmanız ihtimali vardır. Acı zihinsel bir alışkanlık haline gelebilir. Acının sağlıksız hale geldiği anlar olabilir. Bu alışkanlık kırılabilir ve kırılmalıdır da.

Acınızın üzerine gidin
Kalbi kırık bir kişi için en zor şey acıyı hissetmek ve bu acıya katlanmak. Hayata devam edebilmek için üzülmeniz gerekiyor. Yoğun acıyı yaşayarak, sorunlarla doğrudan mücadele etmeye hazır olan daha güçlü bir kişiye dönüşürsünüz. Bir süre sonra acı, son kalesini de kaybederek üzerinizdeki etkisini yitirmiş olur.

Alışkanlıklarını değiştir
Artık bu bağlantıları kırmanız gerekiyor. Eski sevgillinizi hatırlatan müziği kapatın. Bilim, müziğin terapötik bir etkisinin olduğunu göstermektedir. (Hayır, üzücü, aşk hastası şarkılarla dolu albümler değil.) En sevdiğiniz, iyi hissettiğiniz parçalarından bazılarına dikkat edin: Onları dinlemek endorfinlerin serbest kalmasını tetikleyebilir, enerjinizi yükseltip stresle mücadele etmenize yardımcı olabilir.

Evinizi görüntüsünü, eski sevgilinizin yaşadığı zamankinden farklı bir hale getirin. Mobilyaların yerlerini değiştirin.

İlişkinizin hikayesini yazın
Bunu üç farklı yazma oturumunda üçüncü kişi bakış açısı ile yapın. İlk olarak, bu travesti bu adamla nasıl tanıştığını ve nasıl aşık olduklarını anlatın. Sonra aşkın hikayesini ve ilişkinin kalitesinin nasıl düştüğünü yazın. Sonunda ise dağılmanın öyküsünü anlatın: Bunu söyledi; bunu yaptı vs. Bu size çok değerli bir perspektif kazandırır.

Kişisel gelişim kitaplarından uzak durun
Kitapçı rafları “Bunlar senin hatan. Bu durumu kendi düşünce şeklinle ya da çocukluk travmalarınla yarattın” diyen kitaplarla dolu. Ancak bu doğru değil. Neden olduğuyla ilgili sebepler ya da böyle bir şeyin bir daha olmasını engellemeye yönelik fikirler bulmaya çalışmayın. Kırık kalbinizi olduğu gibi kabullenin. Üzüntünüzü bitirecek olan şey aslında budur.

Eski sevgilinize karşı biraz nezaket hissedin
Eski sevgilinize karşı şefkatinizi sürdürün. Bu her ne kadar mantıksız ve imkansızmış gibi görünse de; kalbinizde bir daha aşık olmaya niyetli olmadığınız biri için nazik duygular taşımak, zihninize istikrar ve huzur getirir. Eski sevgilinizin geçmişteki yanlışlarını unutmanıza, affetmenize veya eski sevgilinizle iletişim halinde kalmanıza gerek yok. Onun her hareketinden saplantı duymamak için Facebook’da arkadaşlığınızı bitirmek iyi bir fikir.

Unutmayın; size ne kadar kötü davranmış olursa olsun, o da sizinle aynı şeylerin özlemini duyuyor: Aşkı bulmak ve mutlu olmak.

Yeni etkinlikler düzenleyin

Bu değişikliklerin amacı eski birlikteliği dağıtmak ve kendinize yeni bir yaşam için yeni bir ortam sunmaktır. Yaptığınız değişiklikler kalıcı olmak zorunda değildir. Bu sadece farklı bir şampuan kullanmak ve eski sevgilinizin numarasını cep telefonunuzun hafızasından silmek bile olabilir. Yeter ki bir şeyleri değiştirin.

Antrenman yapın
Egzersiz, depresyon için en etkili terapidir. Antrenman yapmak (yüzme, koşma, egzersiz yapma, yürüme, kick boks yapma gibi) hüznünüz üzerinde ani rahatlama etkileri yaratır. Fizyolojik bir düzeyde – çünkü egzersiz, serotonin ve / veya norepinefrinin aktivitesini arttırır ve sinir hücrelerinin büyümesini teşvik eden beyin kimyasallarını uyarır – ama aynı zamanda duygusal düzeyde rahatlama verir, çünkü vücudunuzun sorumluluklarınızı alarak zihninizin ve bedeninizin efendisi olursunuz. Ayrıca acınızdan sorumlu olan kişiyi görselleştirebilir ve onun yüzüne vurabilirsin.

Yeni bir dünya yaratın
Eğer onu geçen hafta gören ortak arkadaşlar bunu size söyleme ihtiyacı hissediyorsa (başka bir değişle hayatlarınız bir şekilde çakışıyorsa) yeni bir dünya yaratmak sizin için önemli bir adımdır. Kendi güvenli dünyanızı yaratın – onu kalabalıkta tanıyamayacak ve adını hecelemeyi bile bilmeyen yeni arkadaşlarla dolu – mecazi veya kelimenin tam anlamıyla sürpriz bir ziyarete izin vermeyin. Yeni bir şeyler denemek için bu fırsatı değerlendirin – tüplü dalış dersleri, sanat sınıfı, kitap kulübü, blog – aklınızı ve bedeninizi taze bir başlangıç yapmak üzere programlayın … O olmadan.

Aşkı tekrar bulacağına inan
Eski sevgillinizin sevebileceğiniz tek insanın olduğunu düşünme tuzağına düşebilirsiniz. Bu altı milyar insanın bulunduğu bir gezegende doğru olmayan bir düşüncedir.

Öyleyse neden buna inanıyorsunuz? Bu, ilişkinin bittiğini kabul etmediğinizden kaynaklanıyor olabilir mi? Yoksa acı ile ilişkili kötü duyguların asla ortadan kaybolmamasından mı korkuyorsunuz?

Bu korku sizi endişelendiriyor ve daha uzun süre kötü hissetmenizi sağlıyor. Kırık kalbinizin taşıdığı yük ağırlaşıyor ve bu sizi bir kısır döngüye sürüklüyor.

Tekrar sevmeyi unutmayın
Kalplerimiz, sona eren bir ilişkiden dolayı yandıktan ve yaralandıktan sonra iki seçeneğimiz var: Kalbimizin kapılarını kapatabiliriz, böylece kimse bir daha içeri giremez veya tekrar sevebiliriz.

Yeniden sevin çünkü kalp sadece aşkla genişliyor. Daha çok aşık oldukça ve kalbinizin aşk acısı çekmesine izin verdikçe, kalbinizin daha genişlemesine ve derinleşmesine olanak verirsiniz. Eğer aşkınız gerçekten karşılıklı ise sevdiğiniz kişiler sizden ayrılsa bile kalbinizi terketmeyecektir. Reddedilme, kaybetme ve ölüm acısı verimli bir hale gelebilir. Evet, ne kadar derinden severseniz kalbiniz o kadar kırılacak, fakat aşkın size getireceği meyvelerin bolluğundan memnun olacaksınız.

Makyaj Malzemelerini Sık Kullanan Ankara Travestileri Bunlara Dikkat Etmeli!

0

Her şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Fakat makyaj malzemelerinin de son kullanma tarihleri var. Birçoğumuz bu konuda dikkatli değiliz, hatta süresi geçtikten sonra 6 yıl daha kullanmaya devam ediyoruz.

Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor. Normalde göz farının kullanım süresi 6 ay, ancak Avrupa’da bu oran 6 yıla kadar uzuyor! Bozulduğunu anlamadıkları bir ruju 4 yıl, fondöteni 3 yıl kullanan kadınlar sağlıklarını riske atmış oluyor fark etmeden. Altı aylık sex hikaye kullanım süresi olan maskara ise genellikle 2 yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor, tıpkı pudralarda olduğu gibi.

PAO işaretine bakın
Kadınların makyaj malzemelerini atmaya kıyamadığını vurgulayan Oriflame Pazarlama Direktörü Müge Uz, “Kadınlar gıdada kullanım süresine dikkat ediyor. Örneğin sütün tarihi geçmişse hemen atıyor. Ancak söz konusu kozmetik malzemeler olduğunda genellikle kullanım süresine dikkat edilmiyor. Bir kozmetik malzemesini yenilerken iki kere düşünüyor. Oysa kullandığınız kozmetik ürünler de tükettiğiniz gıdalar kadar taze ve tüketmeye uygun olmalı” diyor.

Ürünlerin son kullanım tarihleri ambalajları üzerinde belirtiliyor. Başka önemli bir nokta ise açıldıktan sonra ürünü kullanabileceğiniz süreyi gösteren PAO (Period After Opening yani açıldıktan sonraki raf ömrü) işareti. Bu işaret kapağı açık kavanoz resminin içinde sayı ve “M” harfinden oluşuyor. Kavanoz şeklinin içinde “3M” yazıyorsa bu ürünün açıldıktan sonra üç ay içinde tüketilmesi gerektiğini gösteriyor.

2 haftada 1 yıkayın
Kozmetik ürünlerinin tıpkı kıyafetler gibi düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten Müge Uz, kozmetik ürünlerin ömrünün uzatılması için de şu tavsiyelerde bulunuyor:

– Fırçaları iki haftada bir yıkayın. Süngerleri ise her kullanımdan sonra mutlaka yıkayın.

– Kullandığınız ürünü açık bırakmayın. Kapağını mutlaka sıkı sıkı kapatın.

– Fırçaları nemli havlu gibi yerlerin üzerine bırakmayın.

– Ürünler, aşırı sıcağa maruz kalmamalı. Aynı zamanda kozmetik ürünler, banyo gibi nem oranının yüksek olduğu yerlerde de bırakılmamalı.

– Göz kalemlerini düzenli olarak temizlenmiş kalemtıraş yardımıyla açın. Böylece üzerinde bakterilerin oluşumunu engellemiş olursunuz.

– Kozmetik malzemelerini kullanmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.

– Kozmetik malzemelerinizi başkalarıyla paylaşmayın.

– Ürünün rengi ve kokusunda değişiklik fark ettiyseniz kullanmayı bırakın.

Hangi ürünün ömrü ne kadar
Göz makyajı ürünleri: 6 ay

Ruj ve oje: Kıvamında, renginde ya da kokusunda değişiklik olduğunda kullanmayı bırakmak gerekiyor.

Fondöten: 12 ay

Allık: 12 ay

Kapatıcı: 6 ay

Pudra: 12 ay

Dudak kalemi: 12 ay

Ürünlerin açılmadan son kullanma tarihleri ise:

Ojeler: 30 ay

Parfümler: 60 ay

Diğer tüm ürünler için: Yaklaşık 36 ay

Bozulduğu nasıl anlaşılır
Fondöten: Kıvamı eskiye oranla daha koyudur, uygularken topakçıklar oluşur, renginde ve kokusunda değişiklikler meydana gelir. Fondöteninizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız her kullanımdan sonra ağzını silin ve sıkıca kapattığınızdan emin olun. Fondöteni ışıklı, sıcak ve nemli ortamlarda bırakmayın.

Maskara: Kurur ve zor sürülür. Kadınlar genellikle kurumuş maskarayı sulandırarak kullanmaya devam eder. Göz sağlığınız için kurumuş bir maskarayı asla sulandırarak kullanmayın.

Ruj: Renk ve kokuları değişir, yumuşar ve yağlanır. Rujlarınızın daha uzun ömürlü olmasını istiyorsanız aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan uzak tutun.

Oje: Akıcılığını yitirip koyulaşır, renk verici madde solüsyondan ayrılıp şişenin dibine çöker, rengi değişir, parlaklığını yitirir. Her kullanımdan sona şişenin ağzını asetonla temizleyin.

Doğal Görünümlü Fondöten Kullanımı

0

Doğal görünümlü doğru bir makyajın gidişatının belirleyecek olan fondöten uygulamasıdır. Uygulamanıza göre görüntünüzde mucizeler yaratabileceğiniz gibi bir anda yüzünüze bakılmayası hale de gelebilirsiniz. Makyaj yapmak resim yapmaya benzer. Herkes görünürde ‘ben de yaparım’ der ama iş uygulamaya gelince kazlar ayaklarını da toplayıp uzak diyarlara göç ederler. Her şeyin bir püf noktası vardır. İnceliklerini öğrenip bir prensese dönüşmek varken neden kafanızı deve kuşu gibi kumlara gömesiniz ki? Adım adım ilerleyin ve kusursuz görünümne ulaşın.

Cildinizi tanıyın
Nasıl bir cilt yapısına sahip olduğunu bilmeden makyaj yapmaya başlamak baştan çirkin bir görüntünün kitabına ilk cümleyi, atmak olacaktır. Bu sebeple belki önce küçük sex hikaye bir cilt analizi yapılabilir. Doğru markayı seçip makyaj serüveninize ondan sonra başlamalısınız. Her fondötenin içeriği sizin cildinize uymayabilir.

Doğru tonu bulun
Artık cilt tipinizi tanıyorsunuz, üstelik doğru markayı da buldunuz ama elinizde sizi solaryumda bir saat fazla kalmış bilmem kaçıncı dereceden yanmışcasına dolaştıracak bir tonla kasaya doğru gidiyorsanız hemen geri adım atın ve elinizdekini usulca doğru sahibi için raftaki yerine bırakın. Zira sahte bir görüntü makyaj için kesinlikle istenmeyen bir durumdur. Doğal görünüm her zaman iyidir ve üstelik modası da geçmez. Ten renginize en yakın fondöten doğru tondur. Tonun doğruluğunu test etmek için çene veya burun bölgenizde küçük bir parça uygulayabilirsiniz. Ton kartelası sınırlı olsa da milyarla kadının yüzü ve yüzünün tonu kendine ait. Sonsuz tondan sizin için doğru olanı bulun.

Siz bir bütünsünüz
Makyaj yaparken nedense kadınlar o başı bir boynun taşıdığını unutuyorlar. Böylece sırıta sırıta duran o ayrım hemen göze çarpıyor. Bir maske takmış da sokağa çıkmış gibi görünmemek için boyun ve görünüyorsa dekolte bölgenize de fondöteninizden uygulamalısınız.

Fondöteniniz ziyan olmasın
Fondötenin en doğru ve sağlıklı kullanımı fırçayla olandır. Fırçalarınızı her kullanımdan sonra temizlediğiniz sürece en hijyenik yöntemdir. El yardımıyla uygulamak da mümkün tabi, en eski yöntemdir de. Ancak en başta eliniz fondöteni emeceğinden ziyan olacaktır. Siz yine eski yöntemleri boş verin, makyaj konusunda da kendinizi güncelleyin. Fırçanızı da kalitelisinden seçmeyi unutmayın.

Yüzünüze duvar muamelesi yapmayın
Fondötenin tamamlayıcısının pudra olduğunu biliyoruz elbette. Ama pudrayı çok hafif dokunuşlarla uygulamalısınız ki yokmuş gibi dursun ama aslında görevini de yerine getirsin. Sonuçta cildiniz de sizin gibi canlı, ona duvar muamelesi yapmayın. Onu boyamayın, sadece renklendirin.

Makyajınız bir bütün olsun
Doğru fondöten ve pudra uygulaması elbette tek başına yeterli olmayacaktır. Eyeliner ve sade bir rujla makyajınızı tamamlamalısınız. Doğal görünümden uzaklaşmamaya özen gösterin. Yoksa onca doğru fondöten adımlarından sonra aynanın önünden gelinin kız kardeşi makyajıyla da kalkabilirsiniz. Dikkat!

Travesti Partnerlerin Hayatının Kolaylaştıran Makyaj Taktikleri

0

Makyaj yapmak travestiler için zahmetli olduğu kadar keyifli bir süreçtir. Çoğu travesti makyaj yapmayı sever. Bu güzellik rutininde harcanan süreyi en aza indirmek ve minimum çabayla daha iyi görünmek için bazı hileler var. İşte kesinlikle her travestinin bilmesi gereken makyaj ipuçları.

Eyeliner çekemiyorsanız kalemle çerçeve yapın
Eyeliner ile düz çizgi çizerken sorun yaşıyorsanız, önce normal bir göz kalemi ile anahat çizin, ardından eyeliner uygulayın. Bu yöntem yapılan hataları düzeltir ve daha kolay bir uygulama sağlar.

Kirpiklerinize toz far ile hacim verin
Bu basit hile ile rimelinizin daha hacimli olmasını sağlayabilirsiniz. Kirpiklerinize fırçayla biraz toz far uygulayın ve sonra rimelinizi kullanın. Bu yöntem, kirpiklerinizin daha dolgun görünmesini sağlayacaktır.

Eyeliner yoksa rimeli kullan
Eğer elinizde eyeliner yoksa yerine rimelinizi kullanabilirsiniz. İnce bir makyaj fırçası işinizi görecektir.

Dudaklarınızı fırçalayın
Dudaklarınızı kuru bir diş fırçasıyla hafifçe fırçalayın. Bu dudaklarınızdaki ölü deriyi alır ve yumuşatır. Aynı zamanda kan dolaşımını arttıracak ve dudaklarınız daha dolgun görünecektir.

Maskaranızın rengini tazeleyin
Eski maskaranızın içerisine birkaç damla sıcak su dökün ve sallayın. Maskaranızın rengi tazelenecektir.

Rujunuzu allık olarak kullanın
Rujunuzu, aynı zamanda allık olarak da kullanabilirsiniz. Elmacık kemiklerinize biraz ruj sürün ve parmak uçlarınızla yayın.

Alt kirpiklerinize dik bir şekilde rimel uygulayın
Hem üst hem de alt kirpiklere rimel uygularken fırçayı dik tutun. Bu basit ama iyi makyaj hilelerinden biridir. Böylece daha doğal bir görünüm elde edebilirsiniz.

Kirpiklerinizi kesmeyin
İnternette kirpik uzatmak için popüler olan bu uygulama tamamen yanlıştır. Kirpiklerinizi keserseniz eski haline gelmesi 1-2 ay alır. Bu da gayet can sıkıcı bir durumdur.

Rimelin Tarihçesi

Makyajımız rimel olmazsa sanki eksik kalır, bilirsiniz. Aslında her ürün birbirini tamamlar ama ne bileyim rimel bir başka işte, bakışlar derinleşiyor sanki kirpikler uzadıkça. evet, her renk ışığın kandırmacasıyla yüzümüzü bambaşka gösteriyor. Benim bugünkü incir çekirdeğinin hacmini dolduramayacak merakım da bu oldu. Rimel nasıl rimel oldu da birileri alıp onu kirpiklere sürmeyi akıl etti?

Tarihi Eski Mısır’a dayanıyor
Düşününce pek de şaşırtıcı olmadı aslında. Mısırlılar’a ait eski fotoğlarda dikkat çeken hep gözler oluyor sonuçta.

Milattan önce 400’lerde Mısırlılar rimeli kohl ile birlikte gözleri daha da derinleştirmek için kullanırlarmış. Kohl da bildiğimiz bugünün eyelineri işte. Gözlerin böyle derin görünmesi onların inanışına göre kötü ruhları kovarmış.

ilk rimelin içeriği
Aslında şimdiyi düşününce midemiz kaldırmasa da o zamanların imkanıyla gayet anlaşılır oluyor.

İlk rimeli timsah gübresi, bal ve suyu karıştırarak yapmışlar ve fil dişi yardımıylada sürerlermiş. Bugünkünden oldukça farklı öyle değil mi?

Kraliçe Victoria dönemi
Rimel her zaman değerli oldu. Roma’nın çöküşe geçtiği ilk zamanlar da ilgisini yitirir gibi olmuş ama sonra Kraliçe Victoria dönemine geldiğinde ilk iş rimeli tekrar gündeme getirmiş.

Artık rimel daha da ünlenmişti. Ankara travestileri çantalarında taşımaya işe o zamanlarda başlamış. Hatta kendi rimellerini evde yapıyorlarmış. Tabii ki timsah gübresiyle değil.

Kül ve mürver suyunu bir plaka üzerinde ısıtıp krem dokusuna getirip istediklerinde bir fırça yardımıyla sürerlermiş.

İlk kimyasal rimel
Fransız kimyacı Eugene Rimmel, vazelin ve kömür kullanarak yeni bir içerikle 19. yy’da kozmetik rimeli icat etti. Hata adını da soyadından aldı.

Kirpik güzelliği uğruna ölen travestiler 

1933’te Bayan Brown, Lash Lure kirpik markasında bulunan parafinlerin toksik etkisiyle kör oldu. Hatta bu markadan ölen 15 kadın da vardı.

Bugünkü rimelin ilk yapıldığı tarih

1957’de Helena Rubistein kutu içindeki vazelin bazlı rimeli, tüp içinde fırça ile sürülür şekliyle üretti.

Renkli medya dönemine doğru gidildikçe de görsellik daha da ön plana çıktı ve rimel de geliştirilerek bugünlere geldi.

Travestiler Self Lifting Yöntemiyle Kırışıklıklara Veda Ediyorlar

0

İspanya’da geliştirilen Self Lifting yöntemi sayesinde, herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmadan kırışıklıklarınızdan kurtulabilirsiniz. Üstelik bu uygulamayı kendi kendinize evinizde yapabilirsiniz.

Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, hiçbir yan etkisi olmayan doğal yöntem hakkında şu bilgileri verdi.

Üç saatlik eğitimle evde uygulayın
Günümüzde güzellik adına birçok uygulama travesti partnerlerin hizmetine sunuluyor. Bu uygulamalardan bir kısmı iyi sonuçlanırken bir kısım bazı alerjik reaksiyonlar, beklenmeyen kasılmalar ve maske yüz gibi durumlar ile sonuçlanıyor. Son yıllarda sıkça gündeme gelen doğala dönüş, organik yaşam algısı ise ankara travestileri daha risksiz ve doğal yöntemleri tercih etmesine sebep oluyor. Tam da bu noktada Japon Lifting yöntemi karşımıza çıkıyor. Benimde aktif olarak kullandığım bu yöntem aslında kırışıklık oluşmadan koruyucu ve oluştuktan sonra da tedavi edici olarak uygulanabiliyor. En güzel tarafı ise üç saatlik bir eğitim sonrası bu tedaviyi kendinizin evde uygulayabiliyor olması.

25 yıldır yüz refleksolojisi ve yüz germe yöntemi üzerine çalışan, dünyaca ünlü refleksolog Lone Sorensen tarafından İspanya’da geliştirilen Self Lifting yöntemi, herhangi bir cerrahi müdahale veya enjeksiyon gerektirmez. Üstelik uygulamayı kendi kendinize yapabilirsiniz.

Kimyasal madde ve ilaç içeren botoks, enjeksiyon, cerrahi gibi yöntemlerin aksine Self Lifting yönteminde uygulamalar elle ve deri altının fizyolojik yapısına uygun olarak yapılır. Etkileri uzun sürelidir ve en önemlisi herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır.

Daha genç ve parlak bir cilt
Self Lifting yönteminde yüz kasları derin fakat nazik hareketlerle uyarılır. Kasların tonusu (kasılması) düzenlenir. Bu sayede sarkmış bölgeler toparlanır, yüzün hatlarının belirginleşmesi sağlanır. Kan dolaşımını artırarak toksinlerin atılımını sağlar. Yüzde elastikiyeti sağlayan maddeler olan kollajen ve elastin üretimini uyarır. Bu sayede daha genç ve parlak bir cilt görünümü kazanılır. Aynı zamanda iç bedenin dengesinin sağlanmasına, daha iyi bir postüre, sağlıklı bir vücuda sahip olmanıza yardımcı olur.

Self Lifting eğitimi profesyoneller tarafından verilmektedir. Yöntem içerisindeki teknikler bol pratik içeren bir eğitim programı ile kişiye öğretilir. Böylece yaşam boyu başka hiçbir uygulamaya gerek duymadan kolay, acısız ve iğnesiz bir şekilde kendi kendine uygulama kolaylığı vardır.

Kırışıklığın oluşmasını da engelliyor
Self Lifting yöntemi ile en etkili sonucu alabilmek için uygulama her gün yapılmalıdır. Hemen ilk uygulama sonrası yüzünüzdeki gerginlik hissinin arttığını, zamanla sarkmış bölgelerin toparlandığını göreceksiniz.

Self Lifting için kırışıklıkların derinliği ve sayısı önemli değildir. Aynı zamanda koruyucu bir yöntem olarak da uygulanır. Kırışıklığın oluşmasını beklemek sadece tedavi sürecini uzatır. Bu yüzden erken müdahale ile kırışıkların derinliği kısa sürede azaltabilir ve hatta oluşması engellenir.

Travesti Saçlarının Kalitesini Artırabilirsiniz

0

Sağlıklı olan güzeldir kuralı, saçlar söz konusu olduğunda da değişmiyor. Dünyanın en kaliteli ürünlerini kullansanız da eğer saçlarınızı içten beslenmezseniz sağlıkla parlamalarını sağlamanız asla mümkün değil. Peki, hangi besinler saçlara iyi geliyor ve onlar üzerinde nasıl bir etki sağlıyor? Bu soruların yanıtını Maki Salon Saç Uzmanı Sait Ersan’dan aldık. Ersan’a göre, aşağıda sıralanan besinler için sofranızda yol açmanız ve bu besinlerin yoğun tüketileceği özel bir diyeti takip etmeniz, saç ve saç derinizi çok mutlu edebilir.

SAÇLARIN SEVDİĞİ BESİNLER

Baklagiller: İçerdikleri yoğun protein sayesinde saçın sağlıkla ve hızla uzamasını sağlayabilen baklagiller, ayrıca bol miktarda da demir, çinko ve biotin içeriyorlar. Uzmanların önerisi fazla baklagiller tüketemeyenlerin en azından haftada 3-4 kâse mercimek çorbası içmeleri.

Ceviz: Doğal bir selenyum kaynağı olan ceviz, içerdiği alfalinolenik asit ve omega-3 yağ asidi sayesinde saç için en önemli besin kaynaklarının başında geliyor. Ayrıca ceviz -tıpkı badem, kaju fıstığı ve Pekan cevizi gibi- çok önemli bir çinko kaynağı.

Tam Tahıllar: Tam tahıllar sağlıklı travesti saçı için büyük önem taşıyan çinko, demir ve B vitamini gibi vitamin ve mineraller açısından son derece zengin besinler arasında geliyorlar.

Yarım Yağlı Süt Ürünleri: Süt ve yoğurt gibi yarım yağlı süt ürünleri, saç sağlığı için en önemli kalsiyum ve mineral kaynaklarından. Ayrıca içerdikleri süt proteinleri “kasein” ve “whey” (kesilmiş süt suyu) de en kaliteli protein depolarından.

Havuç: Müthiş bir A vitamini kaynağı olan havuç saç derisini güçlendiriyor.

Somon Balığı: Yoğun olarak omega-3 yağ asitleri, yüksek kaliteli protein, B 12 vitamini ve demir içeren somon, saç derisini güçlendirerek daha sağlıklı olmasını sağlıyor. Balık dahi tüketmeyen vejetaryen-lerse, öğünlerinde iki yemek kaşığı keten tohumu tüketebilirler.

Beyaz Et: Tavuk ve hindi gibi kümes hayvanları etlerinde yüksek kaliteli protein taşıyorlar. Bu da, sağlıklı ankara travestileri saçı için çok önemli bir besin kaynağı. Proteinin olmadığı ya da düşük kaliteli proteinin tüketildiği beslenme şekillerinde saçlar güçsüz, mat görünümlü, soluk renkli oluyor.

Yumurta: Bulunabilecek en yoğun protein kaynağı olan yumurta, ayrıca biotin ve B-12 vitamini içeriyor ki bunlar sağlıklı güzellik için son derece önemli vitamin ve minerallerden.

Koyu Yeşil Renkli Sebzeler: Ispanak, brokoli gibi koyu yeşil sebzeler zengin A ve C vitamini kaynaklarından. Ayrıca koyu renk sebzeler yoğun olarak demir ve kalsiyum da içeriyorlar.

Saç düzleştirici kremler zararlı mı?

Bilim adamları saçları düzleştirmekte kullanılan aletlerin sağlığı tehdit edebileceğine dikkat çekti.

Yapılan araştırmalarda saç düzleştiricilerinde belirli kanser tiplerinin gelişimini tetikleyen formaldehit bulunduğu gösteriyor. Paketlerin üzerinde “formaldehit içermez” yazan bazen ürünlerde yine de bu maddenin bulunduğu tespit edildi.

Formaldehite maruz kaldığında insan vücudunda bazı tepkiler meydana geliyor. Bu belirtiler arasında kaşıntı, burun kanaması ve ciltte tahriş yer alıyor. Formaldehit su ile çözünen likit bir gazdır. Ancak yüksek sıcaklıklarla karşılaştığında buharlaşır ve solunum yoluyla insan vücuduna girer.

Bilim adamları kuaförlerde kullanılan pek çok ürünün formaldehit içerdiğini ve toplatılması gerektiğini belirtiyor. Uzmanlar kullandığı ürünün garantisini verebilecek kuaförlerin tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Bu Yazın Travesti Saç Rengi

0

Güneş ve deniz sezonu açılırken travestileri de tepeden tırnağa güzelleşme telaşı sarıyor. Ertuğrul Erbay Kuaför, travestilere yaza girerken saçlarında yapacakları değişikliklerin tüyolarını verirken, aynı zamanda hayallerini gerçekleştirmek için Yeşilköy’deki sımsıcak salonuna bekliyor.

Erbay’a göre yaz ayları değişim ve yeni kararları da beraberinde getiriyor. Giysilerle birlikte saçlardaki koyu renkler de yerini sıcak renklere bırakıyor… Birçok ünlü isme saç desitanörlüğü yapan, yurt dışı ve yurt içinde konusu ile ilgili dünya çapındaki uzmanlardan eğitimler alan Kuaför Ertuğrul Erbay, böylesine geçişlerin en usta uygulayıcılarından. Erbay, yaza doğru açılan saçlarda üst tarafı koyu uçlara daha açık renklerin uygulandığını, bal, karamel ve sıcak kahve tonlarının en gözde geçişler olduğunu söylüyor.

Ertuğrul Erbay, travesti partnerlere güzellik ipuçları sunmaya devam ediyor: “Travestilerin çoğu saçlarında yapılacak değişiklikleri kolay kolay kabullenmediği gibi kullandıkları saçlar haricinde hiçbir modelin kendilerine yakışmayacağını düşünüyor. Oysa ki bu yanlış bir düşünce. İyi bir saç danışmanı o kişinin hayatında fark yaratmak için yaşam tarzı, iş ve günlük hayatındaki kıyafetleri, hatta makyajından bile yola çıkarak en doğru şekilde kılavuzluk edebilir.

Yüz hattınıza göre model seçin
Gündelik tarz dışında kişinin yüz hatlarından yola çıkarak ideal saç biçimini tespit etmek mümkün. Yuvarlak, kare, dikdörtgen, enine dikdörtgen, ters üçgen, üçgen ve baklava yüz şekillerine göre saç kesimi değişir. Yuvarlak bir yüze sahipseniz ve bundan şikayetçi iseniz saçınızın volumünü yüksek tutacak modelleri tercih etmelisiniz. Kare şeklindeki yüze sahip ankara travestileri için en uygun saç kesimi yine karedir. Üçgen yüzlülerin enselerden saçı azaltarak tepesine doğru volumü artıracak modelleri kullanması daha doğrudur. Bu yüze kare kesim de uygulanabilir.”

Siz de hayallerinizdeki saçlara kavuşmak ve yaza girerken uygulayacağınız bakımlar için tüyolar almak ve değişiklik yapmak için profesyonel saç tasarımı uzmanı Ertuğrul Erbay’a uğrayabilirsiniz.

Saç boyarken bunlara dikkat

Beyazlarınızı kapatmak istediğiniz için saçlarınızı boyuyorsanaz, işte saç boyarken dikkat etmeniz gerekenler.

Boya Seçimi
Güzel saçların anahtarının doğru renk olduğunu unutmayın. Saç renginizi seçerken göz ve cilt renginizi göz önünde bulundurmayı ihmal etmeyin. Eğer eğer cildiniz buğday tonlarındaysa, kırmızı, kestane, bakır, kahve tonlarını tercih edebilirsiniz. Eğer cildiniz beyazsa küllü renkler size yakışabilir.

Saçlarınız Ne Durumda?
Saçınızı boyamadan önce, ne halde olduklarını kontrol edin. Saçınız ne kadar sağlıklı olursa, alacağınız sonuç kadar iyi olacaktır. Bu nedenle boyama işlemini gerçekleştirmeden önceki hafta, saçınıza bakım yapın. İçinde, saçları güçlendiren B vitamini, pantenol, E vitamini, avokado veya Hindistan cevizi yağı gibi nemlendirici maddeler bulunduran ürünleri deneyin.

Rengi Koruyun
Saçınızı boyayıp şekil verdikten sonra, elde ettiğiniz rengi korumak için renk koruyucu şampuanları deneyin. Ayrıca fön, maşa gibi sıcaklığı çok yayan aletler kullanmaktan kaçının.

Kimyasallara Dikkat
Kimyasal saç boyaları çeşitli alerjik hastalıklara, saç diplerinde yaralara, saçın kepeklenmesine ve saç dökülmesine neden olabilir. Boyanın içeriğinde rezorsinol, amonyak, phenylene diamine ve hidrojen peroksit maddeleri bulunmamasına dikkat edin ve kutusunda Avrupa’da Kontrol Edilmiş Doğal Kozmetik (BDİH) sertifikası bulunan boyaları tercih edin.

Travesti Sivilcelerinden Kurtulma Yöntemleri

0

Herkes hayatı boyunca en az bir dönem bu şikayeti yaşar.

Bronzlaşmak cildi temizler
Bronzlaşma, akneyi geçici olarak maskeleyebilir. Güneş cildi kurutur, tahriş eder ve ileride travesti partnerler de cilt çatlaklarına neden olur. Aslında güneş ışığına maruz kalmaklaaknenin engellenmesi arasında hiçbir ilişki yoktur, tam tersine güneş ışınları ciltte erken yaşlanma belirtilerine ve kansere yol açar. Cildinizi, güneşin zararlı etkilerden korumak için güneş kremi kullanın, en azından gözenekleri kapatmayacak ve akneye karşı koruyucu özelliği olan en az 15 faktör güneş kremi sürmeyi deneyin.

Çikolata ve yağlı yiyecekler akneye neden olur
Çok fazla şekerli ve yüksek oranda yağ içeren besinler tüketmek iyi bir fikir olmasa da, çalışmalar herhangi bir yiyeceğin kesin olarak akneye neden olduğuna dair bir netice ortaya koymuş değildir. Kaldı ki her birey farklıdır. Bazı bireyler belli tür yiyecekleri tükettiklerinde derisindeki sivilcelerin daha da kötü olduğunu fark edebilirler. Ve bu yiyecek kişiye bağlı olarak farklılık gösterir. Örneğin bazı ankara travestileri çikolata yedikten sonra ciltlerinde sivilceler olduğunu fark ederlerken bazıları ise çikolatadan etkilenmez ama çok fazla kahve içtikten sonra ciltlerinde sivilceler fark eder. Eğer bu durum sizin için geçerli ise, söz konusu yiyeceği tüketmeyi bırakıp herhangi bir farklılık olup olmadığını gözlemek, akneyi önleme konusunda size yardımcı olabilir.

Yüzünüzü ne kadar çok yıkarsanız o kadar az sivilceniz olur
Yüzünüzü yıkamak, gözeneklerdeki kir ve yağın temizlenmesine yardımcı olsa da yüzün çok fazla yıkanması kuruluğa neden olur ki bu da daha fazla sivilce ve tahrişi beraberinde getirir. Yüzünüzü çok fazla ovalamayın zira bu da cildin tahriş olmasına yol açar. Genel bir kural olarak yüzün günde iki defa yumuşak bir sabun ve suyla yıkanması ve bu sırada dairesel hareketler yapılması gerekir.

Sivilceleri patlatmak onların çabucak kaybolmasına yardımcı olur
Sivilcelerin patlatılması onların geçici olarak görünmez hale gelmesini sağlar gibi görünse de aslında daha uzun süre kalmalarına neden olur. Aslınsa sivilceleri sıktığınızda içindeki ölü bakterilerin etrafa dağılmasına yol açarsınız ki bu da ciltte kahverengi ve kırmızı lekeler meydana getirir. Bazen kahverengi çizgiler aylarca orada kalır, bazı kırmızı lekeler ise hayat boyu geçmeyebilir.

Cildinizin düzgün olmasını istiyorsanız makyaj yapmayın
Sivilcelenmeye neden olmayan kozmetik ürünlerini tercih ederseniz, herhangi bir çatlak oluşum riskini azaltabilirsiniz. Günümüzde bazı kapatıcılar, artık akneyle mücadelede yardımcı olan benzoil ya da salisilik asitler içermektedirler. Siz de sivilcelerinizin tedavisi sırasında onları saklamak amacıyla renklendirilmiş benzoil peroksit kremleri kullanabilirsiniz.

Akneniz çok şiddetli olmasa bile doktorunuzla ya da dermatologunuzla konuşun. Doktorunuz ya da dermatologunuz aknenin yayılmasını engellemek amacıyla ya hiç kozmetik kullanmamanızı ya da belli markaları kullanmanızı önerecektir.

Herhangi bir ürün, cildinizi tahriş ettiğinizde, ya da sivilcelere neden olduğunda ürünü kullanmayı bırakıp doktorunuzla konuşmalısınız.

Sivilceleriniz varsa, sadece bu sivilceler geçene kadar akne tedavisine devam etmelisiniz

Gerçek: Akne tedavisi benzoil proksit ve salisilik asitleri gibi kurutucu ajanlar ihtiva ettiğinden, bunların çok fazla kullanılması aşırı kuruluğa ve bunun sonucunda da tahriş ve daha fazla lekeye neden olur.

Akne için kullandığınız tedavi işe yaramıyor göründüğünde mutlaka doktorunuzla ya da dermatologunuzla görüşün. Hatta reçeteli tedavi aldığınızda da bunu doktorunuzun tavsiyesi ve talimatları doğrultusunda kullandığınızdan emin olun. Bazı tedavilerin kayda değer bir fark göstermesi 8 haftayı bulmaktadır.

Travesti Saçlarına Faydalı Bitkiler

0

Hangi yiyeceklerin saçlar üzerinde olumlu etkileri olduğunu bilirseniz, yalnızca beslenme sayesinde daha sağlıklı ve canlı saçlara sahip olabilirsiniz. Saçlara faydalı bu 9 besin sayesinde saçlarınız kaynağından, yani vücudunuzun içinden beslenip güçlenecek ve sağlıklı olacak.

1. Badem
Bol miktarda çinko içerir. Saçın uzamasına destek olur.

2. Keten tohumu
Bitkisel kaynaklı Omega-3 için çok zengin bir kaynaktır.

Günde 1-2 yemek kaşığı keten tohumu toz haline getirerek çorbalara ve yemeklere eklenerek tüketilebilir.

3. Kuru üzüm
Kuru üzüm demir bakımından çok zengindir. Ülkemizde özellikle ankara travestileri de kansızlık çok yaygındır. Kuru üzüm kansızlık probleminin çözümü için destekleyici bir besindir. Tatlı tüketmek istediğimiz zamanlarda kuru üzümü tercih etmek kilo kontrolü bakımından da faydalı olacaktır.

4. Yumurta
Yumurta güçlü saçlar için gerekli olan biotini içerir. Ayrıca sadece hayvansal ürünlerde bulunan B 12 vitamini bakımından da çok zengin olan yumurta, içerdiği çinko ile sağlıklı saçlar için yardımcıdır.

5. Süt-peynir-yoğurt (Süt ve süt ürünleri)
Hayvansal proteinler bakımından zengin olan bu besinler yüksek miktarda kalsiyum içerir. Kalsiyum saçın sağlıkla uzaması için çok önemli bir mineraldir.

6. Baklagiller
Demir çinko ve biotin bakımından çok zengin olan baklagiller saç sağlığı için çok önemlidir. Haftada iki kez baklagil grubundan besinler tüketmek saçlarımızın gücünü kaybetmeden sağlıkla uzamasına yardımcı olur.

7. Koyu yeşil yapraklı sebzeler
İçinde bulunan A ve C vitaminleri, kalsiyum ve demir mineralleri sayesinde saç için çok yararlıdır. Brokoli, ıspanak, semizotu, roka, yeşil soğan, maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzeler bol miktarda A ve C vitamini içerir. Bu vitaminler vücudun sebum üretmesi için gereklidir. Bu yağlı madde saçlarımız için doğal saç kremidir. Buna ek olarak omega 3 bakımından çok zengin olan semizotu da saçlarımız için çok faydalıdır.

8. Et – tavuk – balık (hayvansal protein)
En güçlü protein kaynaklarıdır. Protein saç dokusunun güçlü olması, kopmaması, kırılmaması ve onarımı için olmazsa olmaz bir makro besindir. Saç proteinle güçlenir, fön ısısına karşı daha dayanıklı hale gelir. Balık, kırmız et ve tavuğa göre daha farklı ve yüksek kalitede proteinler içerir. Ayrıca omega 3 bakımından da çok zengindir.

Omega 3 yağ asitleri saçın canlı ve parlak görünmesine yardımcı olur. Travesti saç derisi sağlığı için de çok önemli olan omega 3 yeterli miktarda alınmadığından saçlar parlaklığını yitirir, saç derisi kurur, ışıltı kaybolur ve cansız bir görünüm ortaya çıkar.

9. Tahıllar (buğday, yulaf, mısır, pirinç)
B grubu vitaminleri bakımından zengin olan bu tahıllar bol miktarda demir ve çinko içerir.

10. Su
Tüm vücut hücrelerimiz gibi saçımızın da suya ihtiyacı vardır ve nemini koruyabilmesi için su çok önemlidir. Günde 8 bardak su tüketmek gerekir. Doğal mineral seviyesi yüksek suyu tercih etmeliyiz.

Ankara Travestileri Estetik Yaptırmadan Bunlara Dikkat Etmeli!

0

Birçoğumuz yaşlanmanın etkilerini gidermek için, vücudumuzda irili ufaklı birtakım değişiklikler isteriz. Bu bazen mimik çizgimizi düzeltmekten, bazen de meme estetiği gibi ciddi bir operasyon olabiliyor. Ancak bu kararı almadan önce, aklınızda hiçbir soru işareti kalmaması gerekiyor. İşte estetik cerrahi öncesi hastaların sorması gereken sorular ve cevapları.

SORU: Estetik operasyon geçirmek istiyorum ve arkadaşlarım birkaç cerrah tavsiye etti. Benim için doğru olan doktoru nasıl seçmeliyim?

CEVAP: Kulaktan kulağa yayılan isimler mükemmel sonuçlar doğurabiliyor. Fakat doktorunuzun sıklıkla tavsiye edilen, güvenilir bir isim olmasının yanı sıra, ilgilendiğiniz ve yaptıracağınız operasyon konusunda da deneyimli olduğundan emin olmalısınız. Aynı zamanda doktorunuzu ve operasyon geçireceğiniz kliniği iyi araştırmalı, gerekli kriterlere sahip olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Hatta mümkünse; o klinikte daha önce operasyon geçirmiş hastalarla irtibat kurarak, onların yaşadığı deneyimler hakkında bilgi almalısınız.

SORU: Doktorumla yapacağım ilk görüşmeden neler beklemeliyim?

CEVAP: Öncelikle, bu görüşmenin 30-45 dakikadan az sürmemesi gerekiyor. İlgilendiğiniz işleme göre, bu süre bir saate yakın ya da gerekliyse daha uzun olabiliyor. Doktorunuzun bu zamanı tamamen size ayırarak, geçireceğiniz işleme dair tüm ayrıntıları açıklaması gerekiyor. Görüşmeye gitmeden önce iyi bir araştırma yaparak, merak ettiğiniz soruların bir listesini çıkartmanız da önem taşıyor. Bu görüşmede; söz konusu operasyon için doğru bir ankara travesti olup olmadığınız değerlendiriliyor, ayrıca olası riskler ve
potansiyel komplikasyonlar hakkında da bilgi veriliyor. Bununla beraber, doktorunuzun istediğiniz işleme dair muhtemel sonuçlardan çeşitli örnekler göstererek, operasyonu gerçekçi bir şekilde açıklaması gerekiyor.

SORU: Operasyon öncesi doktorumla kaç görüşme yapmam gerekiyor?

CEVAP: İşlem öncesi yapacağınız ortalama iki görüşme, aklınızdaki tüm soruların ve endişelerin giderilmesine yardımcı olabiliyor. Uzmanlar ise, hastanın estetik operasyona tüm olasılıklar hakkında bilgi sahibi olup, kendini rahat hissederek girmesinin önemine değiniyorlar.

SORU: Bir günde 10 estetik operasyon geçiren travesti partnerlerin hikayelerini duyuyoruz. Tek seferde kaç operasyon geçirmek güvenli oluyor?

CEVAP: Genellikle aynı gün içerisinde iki operasyon yapılmasında bir sorun olmuyor. Tek seferde yapılacaksa, ameliyathanede geçirilecek sürenin en fazla 6 saat olması gerekiyor. Ancak bu sayının ve sürenin artması, hastaların psikolojik ve fiziksel olarak travma yaşamalarına yol açabiliyor. Uzamış ya da sürekli yapılan cerrahi müdahaleler yüksek risk taşıyor. Uzmanlar, meme ve karın ya da meme ve yüze uygulanacak işlemler gibi çoklu operasyonların ise tek seferde uygulanabileceğini belirtiyor.

SORU: Ameliyat sonrası iyileşme dönemim nasıl geçecek?

CEVAP: Bu süre yapılan işleme göre değişmekle birlikte, hastalar ortalama 7-10 gün içerisinde ayağa kalkıyor ve günlük hayata dönebiliyor. Fakat estetik operasyonun kesin sonuçlarını görmek için 6 ay ya da daha uzun bir süre gerekebiliyor.

SORU: Sonuçlardan memnun kalmazsam ne yapabilirim?

CEVAP: Böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız, sorununuzu estetik cerrahınız ile konuşarak, birlikte en iyi çözümü bulmaya çalışın. Öncelikle, operasyon öncesine ait fotoğrafınızla şu anki halinizi karşılaştırın. Gerçekçi sonuçlar, beklentileriniz ve potansiyel bozukluklar üzerine, daha önce yaptığınız görüşmeleri değerlendirin. Tüm bunların ardından, oluşan sonucu kabul edebileceğiniz gibi, yeni bir operasyon yaptırma yoluna da gidebilirsiniz. Eğer endişelerinizin geçmediğini hissediyorsanız farklı uzmanların fikirlerini de alabilirsiniz.

SORU: Yara izim olacak mı?

CEVAP: Evet! Yapılan uygulamaya göre değişse de, yüzde 50 oranında iz kalma ihtimali bulunuyor. İzlerin nasıl olacağı ve vücudunuzun hangi kısmında bulunacağı ise yüzde 50 kullanılan yönteme, yüzde 50 de iyileşme sürecinize bağlı değişiyor.

SORU: Değişim için çok fazla para ve zaman harcamasam da, belirgin sonuçlar almak istiyorum. Bu durumda benim için karşılığını alabileceğim en iyi operasyon nedir?

CEVAP: Botoks, dolgu maddeleri ve kimyasal peeling gibi cerrahi olmayan uygulamalar son derece başarılı sonuçlar verebiliyor. Ancak meme büyütme, küçültme ve kaldırma gibi bir estetik operasyon yaptırmayı düşünüyorsanız, bu işlemlerden de kısa sürede sonuç alınabiliyor.