Travesti Partner İle Ayrılık Sonrası Yaşanan Değişimler

0

Ayrılık sonrası büyük üzüntü ve stres yaşadığınız günlerde dile getiremediğiniz acıların aslında vücudunuz tarafından gerçekten hissedildiğini biliyor muydunuz? Yapılan araştırma sonuçlarına göre, beyninizden sindirim sisteminize kadar vücudunuzun pek çok farklı bölgesi ayrılık acısından feci şekilde etkileniyor.

Peki, ayrılık vücudumuza nasıl etki ediyor? İşte merak edilen sorunun yanıtları…

Cildiniz sivilce çıkarmaya daha meyilli olur
Ayrılık ne yazık ki cildimizi de etkiliyor. Sivilce oluşumuna pek çok şey sebep olabilir ama stres bunun en başında geliyor. 2007 yılında sivilce oluşuma neden olan şeyler (hava koşulları gibi) üzerine yapılan bir araştırmada ortaya çıkan sonuçlar gerçekten şaşırtıcı. Araştırma sonucunda katılımcıların %23’ünde romantik bir ilişki sonrası ayrılık gibi durumların yarattığı stresin sivilceye neden olduğu gözlemlendi.

Sindirim sisteminiz yavaşlar
Stres hormonu, çok fazla bilinmese de sindirim sisteminin en büyük düşmanı. Kortizol adı verilen stres hormonu, sindirim sisteminizi yavaşlatır, karın bölgenizde yağlanmayı tetikler ve kilo almanıza neden olur.

Kan basıncınız yükselir
Amerikan Kalp Derneği tarafından yapılan bir açıklamada, kan basıncının genellikle stresli olunan dönemlerde yükseldiği belirtildi. Ancak bu geçici stres, kronik bir yüksek tansiyon hastalığına neden olmuyor. Ayrılık sonrası geçirilen stresli günler, kronik tansiyon hastalarını ne yazık ki etkileyebiliyor. Kronik tansiyon hastaları, strese bağlı tansiyon yükselmesi ve buna bağlı olarak baş ağrısı, burun kanamaları ve nefes darlığı gibi sorunlarla karşılaşabiliyor. Ancak bu durum, kronik tansiyon hastalığı olmayan kişileri kalıcı bir şekilde etkilemiyor.

Saçlarınız dökülür
Stres, saç dökülmesinin en büyük sebeplerinden biridir ve ayrılıktan sonraki dönemlerde en yoğun şekilde hissedilir. Duş aldıktan sonra küvette ya da kabinde kalan saçlarınızı dikkatlice inceleyin ve gözünüze aşırı bir görüntü geliyorsa, bunun sebebi yaşadığınız üzücü ayrılık olabilir. Böyle bir durumda hemen bir doktora başvurmanızda fayda var.

Kalbiniz “kırık kalp sendromu”na yakalanır
Amerikan Kalp Derneği’nin yaptığı bir açıklamada, kalbin ayrılık sonrası gerçek acı duyduğu ve işlevini yeterince yerine getiremediğini ortaya çıkardı. Ayrılık sonrası yaşanılan stresli anlarda kalp geçici olarak genişler ve düzgün kan pompalayamaz. Stresin sebep olduğu bu geçici hastalığa “kırık kalp sendromu” adı veriliyor.

2014 yılında Japon araştırmacılar tarafından yapılan kırık kalp sendromu araştırmasında ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Araştırmaya göre akut kalp rahatsızlığı teşhisi ile hastaneye kaldırılan kişilerin %2’sinde kırık kalp sendromu görüldü. Ayrıca araştırma sonucunda bu hastalıktan travesti partnerlerin erkeklere oranla daha çok etkilendikleri gözlemlendi.

Beyniniz ayrılık acısını gerçekten hissetmenize ve eski sevgilinizi özlemenize neden oluyor
Evet, kulağa tuhaf gelebilir ama ayrılık sonrası beynimiz acıyı gerçekten hissediyor. 2010 yılında Nörofizyoloji Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmada katılımcılara eski sevgililerinin resimleri gösterilmiş ve beynin fiziksel acıyı kaydeden bölgesinin uyarıldığı gözlemlenmiş.

2011 yılında Kolombiya Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ayrılık sonrası eski sevgilinizi gerçekten özlediğinizi kanıtladı. Beyindeki bir bölümde ortaya çıkan bu uyarılma ve özlem, kokain bağımlılarının kokaini bıraktıktan sonra ortaya çıkan fiziksel acılarıyla aynı olduğu gözlemlendi.

 

Travesti İle Birlikteki İnsanlar Gerçek Kişiliklerini Saklıyorlar

0

Romantik aşkın insanları ne pahasına olursa olsun birbirlerini memnun etme temeline dayandığını ve bu durumun genelde çiftleri hissetmediği, inanmadığı davranışları göstermeye mecbur bıraktığını dile getiren Atak, flört döneminde yaşanan romantik aşkın genellikle evlilikte aynı düzeyde devam edemediğinin iddia etti.

Gençlerin flört döneminde birbirlerinin beğenisini kazanma adına yoğun çaba harcadıklarını, hatta zaman zaman kişiliklerinden ödün verdiklerini anlatan Atak, şunları kaydetti:”Çiftler birbirlerini memnun etmek için gerekirse yalan dahi söylüyor, evlenene kadar gerçekte olduğundan daha farklı bir kişiliğe bürünüyor. Flört döneminde erkek veya travesti sürekli karşısındakini mutlu etmek için çaba sarf ediyor, asıl kişilikler karşı tarafı kaybetme korkusuyla gizleniyor. Evlenip amaca ulaştıktan sonra gerçek kişilikler de ortaya çıkmaya başlıyor. Bu dönemde alınan pahalı hediyeler, lüks restoranlarda yemekler, çiçekler, evlilikte gerek ekonomik gerekse sosyal nedenlerden dolayı görülmeyebiliyor. Evlendikten sonra tarafların davranışları değişmeye başlayınca ‘bu adam ya da bu ankara travesti benim tanıdığım insan değil’ gibi yakınmalar ortaya çıkıyor.”

“Çiftlerin gerçekçi davranması gerekiyor”
Bu tür sorunlarla psikoloğa giden çiftlerin en fazla “eşimi tanıyamıyorum” şikayetinde bulunduğunu dile getiren Atak, “Flört ederek evlenen ve merkezimize başvuran 10 çiftten 7’si evlendikten sonra eşini tanıyamamaktan şikayet ediyor” diye konuştu.

Atak, flört döneminde gizlenen gerçek kişiliğin evlendikten sonra ortaya çıkmasının boşanmaları da beraberinde getirdiğini anlatarak, şöyle konuştu:

“Uzun yıllar flört etmesine rağmen evliliğin ilk ayları veya ilk yıllarında boşanmaya karar veren çok sayıda çift var. Bu maalesef toplumumuzun bir gerçeği. İnsanların birbirlerini kandırmaya çalışmak yerine olduğu gibi görünmesi gerekiyor. Flört döneminde özellikle gençlere birbirlerini iyi tanımalarını, gerçek kişiliklerini gizleyen davranış ve söylemlerden uzak durmalarını tavsiye ediyoruz. Asıl hayatın evlendikten sonra başlayacağının farkında olmaları ve gerçekçi davranmalarını öneriyoruz.”

Travesti Partnerinize Sevginizi Belli Edin!

0

Hayat bazen çok hızlı akabiliyor ve birçokları gibi, sevgilimize, her gün onu sevdiğimizi hissettirmeyi unutabiliyoruz. Bu basit ipuçları ile sevgilinize onu sevdiğinizi hissettirebilirsiniz.

İşte sevgilinize onu sevdiğinizi hissettirmenin yolları:

Birlikte geçirdiğiniz zaman için ona teşekkür edin
Sevgilinize, sizinle olmayı seçtiği için teşekkür edin. Biriyle olmak, her gün yaptığımız bir seçimdir. Onları her gün, geçici zevklere, kendi bencilliklerimize tercih ediyoruz ve onlar da aynısını yapıyor. Bir araya gelmelerinizde o günü size ayırdığı için ona teşekkür edin.

Sevgilinizi dinleyin
Dinlemek, sizden gelecek kasıtlı çaba gerektiren bir beceridir. Dinlemek, sevgilinizin söylediklerine dikkatinizi tam ve bölünmez bir şekilde verdiğiniz anlamına gelir. Dinlerken asla vereceğiniz yanıt üzerinde düşünmeyin. Sevgiliniz, onu dinlediğinizi bildiğinde, sizinle daha iyi iletişime geçebilecektir. Ankara travesti partnerinizi gerçek anlamda dinlediğinizde, sizle paylaştığı soruları, fikirleri ya da tartışmaları üzerinde ona yapıcı geri bildirimler sağlayabilme olanağınız da olacak.

Gülümseyin, sarılın ve öpün
Yalnızca gülümsemek bile, yalnızca sevgilinizin değil; sizin de gününüzü aydınlatacaktır. Gülümsemenin, stresi azaltmaya ve yaratıcılığı artırmaya yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Gülümsemek, bulaşıcıdır; o halde sevgilinize her gün neden gülümsemeyesiniz ki? Bebekler bile rahimdeyken gülümserler. Sevgilinize her gün tutkulu bir şekilde sarılabilir ve öpücük verebilirsiniz. Bir dakikalık bir sarılma, öpücük ya da gülümseme, sizin için, sevgiliniz için, ilişkiniz için beraberinde birçok şey getirebilir.

Partnerinizi hedeflerine ulaşması için destekleyin
Hepimizin hayalleri vardır; belki büyük, belki küçük. Emin olun ki sevgilinizin de hayalleri var. Hayallerimiz konusunda ne kadar iyi planlansak da, bazen pes edecek noktaya geliriz – yolu tıkayan engeller sonsuzmuş gibi göründüğünde. Ancak tüm engelleri aşmanız ve hayallerinize ulaşmanız için ihtiyacınız olan tek şey, sevgilinizden gelecek küçük bir destek olabilir. Her gün, birkaç dakikanızı, partnerinizi hayalleri konusunda desteklemeye ayırın. Herhangi bir hayali yoksa eğer, bir şeyler bulmasına yardımcı olun. Bu işte birliktesiniz çünkü.

İltifat edin
Ona güzel/yakışıklı olduğunu söyleyin. Karakter özelliklerine ya da çaba sarf ettiklerini gördüğünüz yerlerine iltifat edin. Emin olun ki ilişkinizde yaşanacak değişimlere siz bile inanamayacaksınız. Her travesti ve her erkek, iltifat almaktan hoşlanır; partnerinize en ufak şeyde iltifat ettiğinizde, özgüveninin ne kadar arttığını göreceksiniz. Yaptığı küçük ya da büyük şeyleri gördüğünüzü bilecek. Kendini takdir edilmiş ve sevilmiş hissedecek.

Birlikte vakit geçirin
Evde yemek pişirme, bir oyun oynama ya da bir aktiviteye katılma olabilir. Birbirinize farklı seviyelerde bağlanmanız gereken zaman bu. Sevgilinize gününün nasıl geçtiğini sorun ve siz de kendinizinkini anlatın. Bu süre boyunca, hem bireysel hem de bir çift olarak koyduğunuz hedefler hakkında konuşabilirsiniz. Öğrendiğiniz şeyleri paylaşın. Birbirinizleyken, iyi sohbetler etmeli, gülmeli ve mutlu olmalısınız. Her gün, birlikte bir şeyler yapın – birlikte duş olmak bile olsa da. Programınıza ne zaman uyuyorsa, o anı seçin ve partnerinizle birlikte zaman geçirmek için kullanın.

“Seni seviyorum” deyin
Yüzüne karşı, mesajla, sosyal medyadan ya da mail aracılığıyla. Uyandığınız gibi söyleyin; kulağına, seni seviyorum diye fısıldayın. Sevgiliniz evden çalışıyorsa, bilgisayarına, tabletine ya da telefonunun ekranına, üzerinde “Seni seviyorum” yazan bir not bırakın. Bir sesli mesaj da bırakabilir, video da gönderebilirsiniz.

Gördüğünüz gibi, bu basit şeyleri, partnerlerimiz için her gün yapabiliriz. Bu basit yöntemlerden üçünü seçin ve hemen bugün, sevgiliniz için bir şeyler yapmaya başlayın.

Kırılmış Bir Travesti Kalbini Onarmak Mümkün!

0

Aşık olmak son derece basit ama aşktan kurtulmak adeta korkunç. Özellikle ilişkinin sürmesini isteyen sizseniz. Kırık bir kalbin tamir edilmesi asla kolay değildir. Kalbinin acı çekmesini engellemenin kolay bir yolu yoktur. Peki acının ötesine nasıl geçebiliriz?

Gülün ve ağlayın
Gülmek ankara travestileri bu düzeyde iyileştiriyor, ağlamak da öyle. İyi bir ağlama sonrasında kendinizi daha iyi hissetmenizin tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır, gözyaşlarının iyileştirici gücüne katkıda bulunan birçok fizyolojik neden vardır. Ağlamak, toksik maddeleri kaldırır ve duygusal stresi hafifletir.

Kalbinizden sökün ve bağımsızlığınızdan tekrar zevk alın
Ortaya çıkan boşluğu kendi kendinize doldurmaya çalışmak – yeni bir ilişki için acele etmeden veya sevgilinizi geri kazanmak için umutsuzca çabalamadan – kalpten sökmenin ta kendisidir. Mutluluk ve barışa giden en kısa yol kalpten söküp atmaktır.

Mutlu olmak için kimseye veya başka bir şeye ihtiyacınız yok. Aşk acısı yaşarken, hayatınızın o kişi olmadan bir bütün olacağına inanmanız çok zor. Fakat hayatınız o olmadan da bir bütün olabilir. İçinizdeki boşluğu doldurmak sizin işiniz ve bunu yükselen enerjinizle yaratıcı bir şekilde yapabilirsiniz.

Acıyı kabul edin
Biraz acı çekmeniz gerektiğini kabul edin. Kalbiniz kırılacak kadar sevdiyseniz, biraz acı çekmeniz kaçınılmaz bir gerçektir.

Sizin için önemli olan bir şeyi kaybettiğinizde, üzülmek doğaldır ve önemlidir. Bu his iyileşme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.

Kalbi kırık insanlarla ilgili bir problem de ıstıraplarını defalarca yaşamakta olmalarıdır. Acı dolu anıların döngüsünü kıramayacak olursanız, aksi halde, tekrar eden işlev bozukluğu kalıplarına takılıp kalmanız ihtimali vardır. Acı zihinsel bir alışkanlık haline gelebilir. Acının sağlıksız hale geldiği anlar olabilir. Bu alışkanlık kırılabilir ve kırılmalıdır da.

Acınızın üzerine gidin
Kalbi kırık bir kişi için en zor şey acıyı hissetmek ve bu acıya katlanmak. Hayata devam edebilmek için üzülmeniz gerekiyor. Yoğun acıyı yaşayarak, sorunlarla doğrudan mücadele etmeye hazır olan daha güçlü bir kişiye dönüşürsünüz. Bir süre sonra acı, son kalesini de kaybederek üzerinizdeki etkisini yitirmiş olur.

Alışkanlıklarını değiştir
Artık bu bağlantıları kırmanız gerekiyor. Eski sevgillinizi hatırlatan müziği kapatın. Bilim, müziğin terapötik bir etkisinin olduğunu göstermektedir. (Hayır, üzücü, aşk hastası şarkılarla dolu albümler değil.) En sevdiğiniz, iyi hissettiğiniz parçalarından bazılarına dikkat edin: Onları dinlemek endorfinlerin serbest kalmasını tetikleyebilir, enerjinizi yükseltip stresle mücadele etmenize yardımcı olabilir.

Evinizi görüntüsünü, eski sevgilinizin yaşadığı zamankinden farklı bir hale getirin. Mobilyaların yerlerini değiştirin.

İlişkinizin hikayesini yazın
Bunu üç farklı yazma oturumunda üçüncü kişi bakış açısı ile yapın. İlk olarak, bu travesti bu adamla nasıl tanıştığını ve nasıl aşık olduklarını anlatın. Sonra aşkın hikayesini ve ilişkinin kalitesinin nasıl düştüğünü yazın. Sonunda ise dağılmanın öyküsünü anlatın: Bunu söyledi; bunu yaptı vs. Bu size çok değerli bir perspektif kazandırır.

Kişisel gelişim kitaplarından uzak durun
Kitapçı rafları “Bunlar senin hatan. Bu durumu kendi düşünce şeklinle ya da çocukluk travmalarınla yarattın” diyen kitaplarla dolu. Ancak bu doğru değil. Neden olduğuyla ilgili sebepler ya da böyle bir şeyin bir daha olmasını engellemeye yönelik fikirler bulmaya çalışmayın. Kırık kalbinizi olduğu gibi kabullenin. Üzüntünüzü bitirecek olan şey aslında budur.

Eski sevgilinize karşı biraz nezaket hissedin
Eski sevgilinize karşı şefkatinizi sürdürün. Bu her ne kadar mantıksız ve imkansızmış gibi görünse de; kalbinizde bir daha aşık olmaya niyetli olmadığınız biri için nazik duygular taşımak, zihninize istikrar ve huzur getirir. Eski sevgilinizin geçmişteki yanlışlarını unutmanıza, affetmenize veya eski sevgilinizle iletişim halinde kalmanıza gerek yok. Onun her hareketinden saplantı duymamak için Facebook’da arkadaşlığınızı bitirmek iyi bir fikir.

Unutmayın; size ne kadar kötü davranmış olursa olsun, o da sizinle aynı şeylerin özlemini duyuyor: Aşkı bulmak ve mutlu olmak.

Yeni etkinlikler düzenleyin

Bu değişikliklerin amacı eski birlikteliği dağıtmak ve kendinize yeni bir yaşam için yeni bir ortam sunmaktır. Yaptığınız değişiklikler kalıcı olmak zorunda değildir. Bu sadece farklı bir şampuan kullanmak ve eski sevgilinizin numarasını cep telefonunuzun hafızasından silmek bile olabilir. Yeter ki bir şeyleri değiştirin.

Antrenman yapın
Egzersiz, depresyon için en etkili terapidir. Antrenman yapmak (yüzme, koşma, egzersiz yapma, yürüme, kick boks yapma gibi) hüznünüz üzerinde ani rahatlama etkileri yaratır. Fizyolojik bir düzeyde – çünkü egzersiz, serotonin ve / veya norepinefrinin aktivitesini arttırır ve sinir hücrelerinin büyümesini teşvik eden beyin kimyasallarını uyarır – ama aynı zamanda duygusal düzeyde rahatlama verir, çünkü vücudunuzun sorumluluklarınızı alarak zihninizin ve bedeninizin efendisi olursunuz. Ayrıca acınızdan sorumlu olan kişiyi görselleştirebilir ve onun yüzüne vurabilirsin.

Yeni bir dünya yaratın
Eğer onu geçen hafta gören ortak arkadaşlar bunu size söyleme ihtiyacı hissediyorsa (başka bir değişle hayatlarınız bir şekilde çakışıyorsa) yeni bir dünya yaratmak sizin için önemli bir adımdır. Kendi güvenli dünyanızı yaratın – onu kalabalıkta tanıyamayacak ve adını hecelemeyi bile bilmeyen yeni arkadaşlarla dolu – mecazi veya kelimenin tam anlamıyla sürpriz bir ziyarete izin vermeyin. Yeni bir şeyler denemek için bu fırsatı değerlendirin – tüplü dalış dersleri, sanat sınıfı, kitap kulübü, blog – aklınızı ve bedeninizi taze bir başlangıç yapmak üzere programlayın … O olmadan.

Aşkı tekrar bulacağına inan
Eski sevgillinizin sevebileceğiniz tek insanın olduğunu düşünme tuzağına düşebilirsiniz. Bu altı milyar insanın bulunduğu bir gezegende doğru olmayan bir düşüncedir.

Öyleyse neden buna inanıyorsunuz? Bu, ilişkinin bittiğini kabul etmediğinizden kaynaklanıyor olabilir mi? Yoksa acı ile ilişkili kötü duyguların asla ortadan kaybolmamasından mı korkuyorsunuz?

Bu korku sizi endişelendiriyor ve daha uzun süre kötü hissetmenizi sağlıyor. Kırık kalbinizin taşıdığı yük ağırlaşıyor ve bu sizi bir kısır döngüye sürüklüyor.

Tekrar sevmeyi unutmayın
Kalplerimiz, sona eren bir ilişkiden dolayı yandıktan ve yaralandıktan sonra iki seçeneğimiz var: Kalbimizin kapılarını kapatabiliriz, böylece kimse bir daha içeri giremez veya tekrar sevebiliriz.

Yeniden sevin çünkü kalp sadece aşkla genişliyor. Daha çok aşık oldukça ve kalbinizin aşk acısı çekmesine izin verdikçe, kalbinizin daha genişlemesine ve derinleşmesine olanak verirsiniz. Eğer aşkınız gerçekten karşılıklı ise sevdiğiniz kişiler sizden ayrılsa bile kalbinizi terketmeyecektir. Reddedilme, kaybetme ve ölüm acısı verimli bir hale gelebilir. Evet, ne kadar derinden severseniz kalbiniz o kadar kırılacak, fakat aşkın size getireceği meyvelerin bolluğundan memnun olacaksınız.

Makyaj Malzemelerini Sık Kullanan Ankara Travestileri Bunlara Dikkat Etmeli!

0

Her şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Fakat makyaj malzemelerinin de son kullanma tarihleri var. Birçoğumuz bu konuda dikkatli değiliz, hatta süresi geçtikten sonra 6 yıl daha kullanmaya devam ediyoruz.

Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor. Normalde göz farının kullanım süresi 6 ay, ancak Avrupa’da bu oran 6 yıla kadar uzuyor! Bozulduğunu anlamadıkları bir ruju 4 yıl, fondöteni 3 yıl kullanan kadınlar sağlıklarını riske atmış oluyor fark etmeden. Altı aylık sex hikaye kullanım süresi olan maskara ise genellikle 2 yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor, tıpkı pudralarda olduğu gibi.

PAO işaretine bakın
Kadınların makyaj malzemelerini atmaya kıyamadığını vurgulayan Oriflame Pazarlama Direktörü Müge Uz, “Kadınlar gıdada kullanım süresine dikkat ediyor. Örneğin sütün tarihi geçmişse hemen atıyor. Ancak söz konusu kozmetik malzemeler olduğunda genellikle kullanım süresine dikkat edilmiyor. Bir kozmetik malzemesini yenilerken iki kere düşünüyor. Oysa kullandığınız kozmetik ürünler de tükettiğiniz gıdalar kadar taze ve tüketmeye uygun olmalı” diyor.

Ürünlerin son kullanım tarihleri ambalajları üzerinde belirtiliyor. Başka önemli bir nokta ise açıldıktan sonra ürünü kullanabileceğiniz süreyi gösteren PAO (Period After Opening yani açıldıktan sonraki raf ömrü) işareti. Bu işaret kapağı açık kavanoz resminin içinde sayı ve “M” harfinden oluşuyor. Kavanoz şeklinin içinde “3M” yazıyorsa bu ürünün açıldıktan sonra üç ay içinde tüketilmesi gerektiğini gösteriyor.

2 haftada 1 yıkayın
Kozmetik ürünlerinin tıpkı kıyafetler gibi düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten Müge Uz, kozmetik ürünlerin ömrünün uzatılması için de şu tavsiyelerde bulunuyor:

– Fırçaları iki haftada bir yıkayın. Süngerleri ise her kullanımdan sonra mutlaka yıkayın.

– Kullandığınız ürünü açık bırakmayın. Kapağını mutlaka sıkı sıkı kapatın.

– Fırçaları nemli havlu gibi yerlerin üzerine bırakmayın.

– Ürünler, aşırı sıcağa maruz kalmamalı. Aynı zamanda kozmetik ürünler, banyo gibi nem oranının yüksek olduğu yerlerde de bırakılmamalı.

– Göz kalemlerini düzenli olarak temizlenmiş kalemtıraş yardımıyla açın. Böylece üzerinde bakterilerin oluşumunu engellemiş olursunuz.

– Kozmetik malzemelerini kullanmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.

– Kozmetik malzemelerinizi başkalarıyla paylaşmayın.

– Ürünün rengi ve kokusunda değişiklik fark ettiyseniz kullanmayı bırakın.

Hangi ürünün ömrü ne kadar
Göz makyajı ürünleri: 6 ay

Ruj ve oje: Kıvamında, renginde ya da kokusunda değişiklik olduğunda kullanmayı bırakmak gerekiyor.

Fondöten: 12 ay

Allık: 12 ay

Kapatıcı: 6 ay

Pudra: 12 ay

Dudak kalemi: 12 ay

Ürünlerin açılmadan son kullanma tarihleri ise:

Ojeler: 30 ay

Parfümler: 60 ay

Diğer tüm ürünler için: Yaklaşık 36 ay

Bozulduğu nasıl anlaşılır
Fondöten: Kıvamı eskiye oranla daha koyudur, uygularken topakçıklar oluşur, renginde ve kokusunda değişiklikler meydana gelir. Fondöteninizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız her kullanımdan sonra ağzını silin ve sıkıca kapattığınızdan emin olun. Fondöteni ışıklı, sıcak ve nemli ortamlarda bırakmayın.

Maskara: Kurur ve zor sürülür. Kadınlar genellikle kurumuş maskarayı sulandırarak kullanmaya devam eder. Göz sağlığınız için kurumuş bir maskarayı asla sulandırarak kullanmayın.

Ruj: Renk ve kokuları değişir, yumuşar ve yağlanır. Rujlarınızın daha uzun ömürlü olmasını istiyorsanız aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan uzak tutun.

Oje: Akıcılığını yitirip koyulaşır, renk verici madde solüsyondan ayrılıp şişenin dibine çöker, rengi değişir, parlaklığını yitirir. Her kullanımdan sona şişenin ağzını asetonla temizleyin.

Doğal Görünümlü Fondöten Kullanımı

0

Doğal görünümlü doğru bir makyajın gidişatının belirleyecek olan fondöten uygulamasıdır. Uygulamanıza göre görüntünüzde mucizeler yaratabileceğiniz gibi bir anda yüzünüze bakılmayası hale de gelebilirsiniz. Makyaj yapmak resim yapmaya benzer. Herkes görünürde ‘ben de yaparım’ der ama iş uygulamaya gelince kazlar ayaklarını da toplayıp uzak diyarlara göç ederler. Her şeyin bir püf noktası vardır. İnceliklerini öğrenip bir prensese dönüşmek varken neden kafanızı deve kuşu gibi kumlara gömesiniz ki? Adım adım ilerleyin ve kusursuz görünümne ulaşın.

Cildinizi tanıyın
Nasıl bir cilt yapısına sahip olduğunu bilmeden makyaj yapmaya başlamak baştan çirkin bir görüntünün kitabına ilk cümleyi, atmak olacaktır. Bu sebeple belki önce küçük sex hikaye bir cilt analizi yapılabilir. Doğru markayı seçip makyaj serüveninize ondan sonra başlamalısınız. Her fondötenin içeriği sizin cildinize uymayabilir.

Doğru tonu bulun
Artık cilt tipinizi tanıyorsunuz, üstelik doğru markayı da buldunuz ama elinizde sizi solaryumda bir saat fazla kalmış bilmem kaçıncı dereceden yanmışcasına dolaştıracak bir tonla kasaya doğru gidiyorsanız hemen geri adım atın ve elinizdekini usulca doğru sahibi için raftaki yerine bırakın. Zira sahte bir görüntü makyaj için kesinlikle istenmeyen bir durumdur. Doğal görünüm her zaman iyidir ve üstelik modası da geçmez. Ten renginize en yakın fondöten doğru tondur. Tonun doğruluğunu test etmek için çene veya burun bölgenizde küçük bir parça uygulayabilirsiniz. Ton kartelası sınırlı olsa da milyarla kadının yüzü ve yüzünün tonu kendine ait. Sonsuz tondan sizin için doğru olanı bulun.

Siz bir bütünsünüz
Makyaj yaparken nedense kadınlar o başı bir boynun taşıdığını unutuyorlar. Böylece sırıta sırıta duran o ayrım hemen göze çarpıyor. Bir maske takmış da sokağa çıkmış gibi görünmemek için boyun ve görünüyorsa dekolte bölgenize de fondöteninizden uygulamalısınız.

Fondöteniniz ziyan olmasın
Fondötenin en doğru ve sağlıklı kullanımı fırçayla olandır. Fırçalarınızı her kullanımdan sonra temizlediğiniz sürece en hijyenik yöntemdir. El yardımıyla uygulamak da mümkün tabi, en eski yöntemdir de. Ancak en başta eliniz fondöteni emeceğinden ziyan olacaktır. Siz yine eski yöntemleri boş verin, makyaj konusunda da kendinizi güncelleyin. Fırçanızı da kalitelisinden seçmeyi unutmayın.

Yüzünüze duvar muamelesi yapmayın
Fondötenin tamamlayıcısının pudra olduğunu biliyoruz elbette. Ama pudrayı çok hafif dokunuşlarla uygulamalısınız ki yokmuş gibi dursun ama aslında görevini de yerine getirsin. Sonuçta cildiniz de sizin gibi canlı, ona duvar muamelesi yapmayın. Onu boyamayın, sadece renklendirin.

Makyajınız bir bütün olsun
Doğru fondöten ve pudra uygulaması elbette tek başına yeterli olmayacaktır. Eyeliner ve sade bir rujla makyajınızı tamamlamalısınız. Doğal görünümden uzaklaşmamaya özen gösterin. Yoksa onca doğru fondöten adımlarından sonra aynanın önünden gelinin kız kardeşi makyajıyla da kalkabilirsiniz. Dikkat!